Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği
|
Çocukluğu ve eğitimiBeckett ailesinin (aslı: Becquet) Huguenot yani Fransız Calvinist kökenli olduğu ve 1685'te Nantes Fermanı'nın yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte Fransa'dan İrlanda'ya göçtüğü söylenir. Ancak bu teorinin muhtemel olmadığı düşünülmektedir. Beckett'in babası bedel tahmincisi, annesi ise yazarın sözleriyle "neredeyse bir Quaker" kadar derin dinî inançlara sahip bir hemşireydi. İrlanda Anglikan Kilisesi'ne üye olan ailenin, Dublin'in Foxrockbanliyösündeki Cooldrinagh'da bulunan evi, 1903 yılında Samuel'in babası William tarafından yaptırılmış, bahçesinde tenis kortu da bulunan büyük bir evdi. Beckett'in şiirlerinde ve düz yazılarında, bu evin, bahçenin, babasıyla gezintiye çıktığı kırların, yakınlardaki Leopardstown yarış pistinin, Foxrock İstasyonu'nun ve tren hattının sona erdiği Harcourt Street İstasyonu'nun izlerine rastlanır. Beckett bu evde 13 Nisan 1906'da doğdu. Ancak doğum belgesindeki tarih 13 Mayıs'tır. İnsanın dünyadaki varlığını, çekilmesi gereken bir çile olarak gören yazarın doğum gününü değiştirirken Paskalya'dan önceki son cumaya (Good Friday) ve aynı zamanda ayın 13'üne denk gelen 13 Nisan tarihini özellikle seçtiği öne sürülmüştür. Kuvvetli ve uysal bir çocuk olan kardeşi Frank'in aksine Samuel zayıf, sağlıksız ve mızmızdı. Beş yaşındayken anaokuluna gitmeye başladı ve burada ilk müzik eğitimini aldı. Daha sonra şehir merkezinde Harcourt Caddesi'ndeki Earlsford House School'a devam etti. 1919'da Fermanagh, Enniskillen'de bulunan, Oscar Wilde'ın da okuduğu Portora Royal School'a geçti. Doğuştan atletik olan Beckett, solak bir vurucu olarak krikette çok başarılı oldu. Daha sonra, Dublin Üniversitesi takımında yer aldı ve Northamptonshire County Cricket Kulübü'ne karşı iki maçta oynadı. Böylece Beckett, kriketin kutsal kitabı sayılan Wisden Cricketers' Almanack'ta yer alan tek Nobel ödülü sahibi kişi oldu.
İlk yazılarıBeckett, 1923 ile 1927 arasında Dublin'deki Trinity Koleji'nde Fransızca, İngilizce ve İtalyanca üzerine eğitim gördü. Buradaki hocalarından biri ünlü Berkeley araştırmacısı Dr. A. A. Luce idi. Beckett lisans eğitimini (B.A.) burada tamamladıktan sonra kısa bir süre Belfast'taki Campbell College'da öğretmenlik yaptı. Ardından Paris'teki École Normale Supérieure'de lecteur d'anglais olarak çalışmaya başladı. Burada yakın arkadaşı şair Thomas MacGreevy tarafından, ünlü İrlandalı yazar James Joyce ile tanıştırıldı. Bu karşılaşmanın genç Beckett üzerinde derin bir etkisi oldu. Beckett ,Joyce'a pek çok çalışmasında yardımcı oldu. Bunların başında, Joyce'un Finnegans Wake adıyla yayınlanacak olan kitabı için yaptığı araştırmalar gelir. Beckett 1929'da, basılan ilk eseri olan Dante...Bruno. Vico..Joyce isimli eleştiri denemesini yayınladı. Joyce'un eserlerini ve tarzını, ahlaksız, karanlık ve donuk olduğu iddialarına karşı savunan bu makale; Eugene Jolas, Robert McAlmon ve William Carlos Williams'ın da aralarında bulunduğu bir grup yazarın Joyce ile ilgili denemelerini içeren Our Exagmination Round His Factification for Incamination of Work in Progress isimli kitapta yer aldı. Beckett'ın, Joyce ve ailesiyle yakın bir dostluğu vardı. Ancak Beckett, Joyce'un kızı Lucia'nın kendisine duyduğu ilgiye karşılık vermeyince bu yakınlık bozuldu. Beckett'in ilk kısa öyküsü "Assumption (Varsayım)" da tam bu dönemde, Jolas'ın çıkardığı bir edebiyat dergisi olan Transition'da yayınlandı. Ertesi yıl Beckett, aceleyle yazılmış "Whoroscope" isimli şiiriyle küçük bir edebiyat ödülü kazandı. Şiir, Beckett'ın ödüle başvurmaya karar verdiği sırada okumakta olduğu René Descartes biyografisinden esinle yazılmıştı. Beckett 1930'da Trinity College'a okutman olarak döndü. Ancak dördüncü dönemin sonunda Aralık 1931'de buradan ayrıldı. Kendi seçtiği bu meslek, neredeyse patalojik derecede utangaç olması ve ders verirken insanların önünde olmaktan hoşlanmaması sebebiyle onda kısa sürede hayal kırıklığı yaratmıştı. Ayrıca, Beckett'ın derslerdeki zorlayıcı tutumu ve kıt notları sebebiyle öğrenciler tarafından şikayet edilmesi ve okul yöneticileri tarafından uyarılması da bu hayal kırıklığını artırdı. Beckett bu hayal kırıklığını Modern Language Society of Dublin'e bir oyun oynayarak gösterdi. Tümüyle hayal ürünü olan ve ortamdaki ukâlalıkla dalga geçmek için uydurduğu "Concentrism (Eşmerkezcilik)" akımının kurucusu Toulouselu yazar "Jean du Chas" hakkında kapsamlı bir makale hazırladı. Beckett 1931'de Trinity'deki görevinden ayrılarak kısa süren akademik kariyerini sonlandırdı. Hayatındaki bu dönüm noktasının anısına,Johann Wolfgang von Goethe'nin Wilhelm Meister?in Çıraklık Yılları romanından esinlenerek "Gnome" şiirini yazdı. Şiir nihayet 1934'teDublin Magazine'de yayınlandı:
Beckett bu dönemde bazı makaleler ve incelemeler yayınladı. Bunların arasında "Güncel İrlanda Şiiri" (The Bookman, Ağustos 1934) ve arkadaşı Thomas MacGreevy'nin şiirlerini incelediği "Hümanistik Dingincilik" (The Dublin Magazine, Temmuz - Eylül 1934) gibi yazılar da vardı. MacGreevy, Brian Coffey, Denis Devlin ve Blanaid Salkeld'in eserlerini incelediği bu yazılarda Beckett, bu şairlerin henüz yeterli başarıya ulaşmamış olmalarına rağmen, çağdaşları olan Kelt Uyanışı hareketinden daha üstün olduklarını savundu ve bu fikrini desteklemek için Ezra Pound, T. S. Eliot ve Fransız sembolistlerinin, bu şairlerin öncülleri olduklarını öne sürdü. Beckett bu şairleri"İrlanda'nın yaşayan poetikasının çekirdeği" olarak tanımlarken aynı zamanda modernist İrlanda poetikasının temel kurallarını da belirlemiş oluyordu. Beckett, Echo's Bones and Other Precipitates isimli şiir kitabını yayınladığı 1935'te aynı zamanda Murphy isimli romanı üzerinde çalışıyordu. O yılın mayıs ayında MacGreevy'ye yazdığı bir mektupta sinema hakkında okuduğundan ve Moskova'ya giderek Gerasimov Sinematografi Enstitüsü'nde Sergei Eisenstein ile birlikte çalışmak istediğinden bahsetti. 1936'nın ortalarında Sergei Eisenstein ve Vsevolod Pudovkin'e bir mektup yazarak yanlarında çalışmak istediğini bildirdi. Ancak Eisenstein'ın çiçek salgını sebebiyle karantinada olması sonucunda mektubun kaybolması yüzünden ve ertelenmiş bir film projesi olan Bezhin Meadow'un senaryosunu yeniden yazmaya yoğunlaşması nedeniyle, Beckett'ın bu girişimi sonuçsuz kaldı. Beckett bu arada Murphy'yi bitirdi ve 1936'da tüm Almanya'yı dolaşacağı uzun bir yolculuğa çıktı. Bu yolculuk boyunca, gördüğü önemli sanat eserlerini kaydettiği pek çok defter tuttu. Ayrıca tüm ülkeyi sarmaya başlamış olan Nazi hareketine karşı duyduğu hoşnutsuzlukla ilgili notlar aldı. 1937'de kısa bir süre için İrlanda'ya döndü ve Murphy'nin yayınlanmasıyla ilgilendi. Romanı ertesi sene kendisi Fransızca'ya çevirdi. Annesiyle yaşadığı bir anlaşmazlık, Paris'te yaşama fikrini daha da destekledi (Beckett 1939'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Paris'e temelli yerleşecekti, çünkü - kendi sözleriyle - savaşta Fransa'yı, barışta İrlanda'yı tercih ediyordu). Aralık 1937 civarında Beckett Peggy Guggenheim ile kısa süreli bir ilişki yaşadı. Paris'te Ocak 1938'de, ironik biçimde "tedbirli" lakabıyla tanınan ün salmış bir kadın satıcısının ısrarlarını geri çevirmeye çalışırken göğsünden bıçaklanan Beckett ölümden döndü. James Joyce, yaralı Beckett için hastanede özel bir oda hazırlattı. Paris'e daha önceki gelişinden Beckett'ı uzaktan tanıyan Suzanne Deschevaux-Dumesnil, olayın kamuoyunda duyulmasıyla birlikte yazara ilgi gösterdi ve aralarında yaşam boyu sürecek bir birliktelik başladı. Bir ön duruşma sırasında Beckett, kendisine saldıran adama bunun sebebini sordu ve "Je ne sais pas, Monsieur. Je m'excuse." ("Bilmiyorum, bayım. Üzgünüm.") cevabını aldı.
II. Dünya SavaşıBeckett 1940'taki Alman işgali sonrasında Fransız Direnişi'ne katıldı. İki yıl boyunca kurye olarak çalıştı ve birçok defa Gestapotarafından yakalanma tehlikesi atlattı. Ağustos 1942'de birliğinin ihbar edilmesi sebebiyle, Suzanne ile birlikte güneye kaçtı ve Alpes-Côte d'Azur bölgesindeki Roussillon, Vaucluse kasabasında saklandı. Burada, evinin arka bahçesinde mühimmat saklayarak Direniş'e yardım etmeyi sürdürdü. Roussillon'da yaşadığı iki yıl boyunca, Maquis gerillalarının Vaucluse Dağları'nda Alman Ordusu'na karşı gerçekleştirdiği sabotajlara destek verdi. Fransız Hükümeti, Alman istilasına karşı savaşımdaki çabaları sebebiyle Beckett'ı, Savaş Haçı (Croix de Guerre) ve Direniş Madalyası (Médaille de la Résistance) ile ödüllendirdi. Ancak Beckett hayatının sonuna kadar, bu dönemdeki faaliyetlerini hep "izcilik işleri" olarak adlandırdı. Roussillon'da saklandığı süre boyunca, "bağlantısını koparmamak için" Watt isimli romanı üzerinde çalıştı. (1941'de başladığı bu roman 1945'te bitti, ancak 1953'e kadar yayınlanmadı.)
Ün: Romanlar ve tiyatroBeckett 1945 yılında kısa süreliğine Dublin'e döndü. Ardından İrlanda kızılhaçının Saint-Lô'da kurduğu hastanede birkaç ay süreyle ambar görevlisi ve tercüman olarak çalıştı. 1946'da yeniden Dublin'e annesinin yanına gitti. Bu ziyareti sırasında, annesinin odasında bütün edebi hayatını etkileyip yön verecek bir şeyin farkına vardı. Bu deneyimini daha sonra, 1958'de Krapp'ın Son Bandı oyununda kurguladı. Oyunda Krapp?ın keşfi fırtınalı bir gece, Dún Laoghaire'nin bir Doğu Rıhtımında gerçekleşir. Bazı eleştirmenler Beckett'ı Krapp ile, Beckett'ın kendi sanatsal esininin de aynı yerde, aynı tür havada gerçekleştiğini ileri sürecek kadar özdeşleştirir. Oyun boyunca Krapp hayatının önceki döneminde yaptığı bir kaseti dinlemektedir; bir ara genç kendisinin şu sözleri söylediğini duyar: ?...sonunda açıkça görüyorum ki hep bastırmaya çalıştığım karanlık, gerçekte benim en iyi...? Fakat Krapp kasedi ileri sarar ve seyirci keşfinin tamamını öğrenemez. Beckett daha sonra James Knowlson'a kayıttaki eksik kelimenin "dostumdu" olduğunu söyledi. Beckett'a göre, yaşadığı bu deneyim James Joyce ile olan ilişkisinden kaynaklanmıştı. Çünkü sonsuza kadar Joyce'un gölgesinde kalması ihtimali vardı, onu kendi oyununda hiçbir zaman yenemeyeceğinden emindi. Sonra bu deneyimi yaşadı ve Knowlson'a göre bu "tüm kariyerini değiştiren bir dönüm noktasıydı." Knowlson hazırladığı Damned to Fame isimli biyografide, Beckett'ın bu deneyimi kendisine nasıl açıkladığını şöyle anlatmıştır:
1946'da Jean-Paul Sartre'ın Les Temps Modernes dergisi Beckett'ın, daha sonraları La fin veya The End isimleriyle anılacak olan kısa hikâyesi Suite'in ilk bölümünü, yarısının teslim edilmediğini farketmeden yayımladı. Simone de Beauvoir hikâyenin ikinci bölümünü yayımlamayı reddetti. Beckett aynı yıl, 1970'e kadar yayınlanmayacak olan dördüncü romanı Mercier ile Camier'i de yazmaya başladı. Bu roman pek çok yönden, Beckett'in kısa süre sonra yazacağı en ünlü eseriGodot'yu Beklerken'in habercisiydi. Daha da önemlisi, Beckett'in doğrudan Fransızca yazdığı ilk uzun eseriydi. Beckett, Molloy, Malone Ölüyor veAdlandırılamayan'dan oluşan roman üçlemesi de dahil olmak üzere, daha sonraki çoğu eserini Fransızca yazacaktı. Anadili İngilizce olmasına rağmen eserlerini Fransızca yazmasının sebebi, kendi deyimiyle, "üslupsuz" yazmanın Fransızca'da daha kolay olmasıydı. Beckett Fransızca'nın onun için taşıdığı "yabancılık kokusunu" seviyordu ve "bir anadili kullanımının özünde olan otomatizmlerden kurtulmak" için Fransızca yazıyordu. Beckett şöhretinin büyük kısmını Godot'yu Beklerken isimli oyununa borçludur. Sıkça alıntılanan bir makalede eleştirmen Vivian Mercier, "Beckett teorik olarak imkânsız bir şeyi, hiçbir olayın geçmediği ama yine de seyircinin koltuğuna yapışıp kaldığı bir oyun yazmayı başardı. Dahası, ikinci perdede, birinci perdenin kurnazca tekrarlandığı düşünülürse, hiçbir olayın geçmediği bir oyun yazmayı iki defa başardı." demişti. 1947'den sonraki çoğu eseri gibi bu oyun da ilk olarak En attendant Godot adıyla Fransızca yazıldı. Beckett bu oyun üzerinde, Ekim 1948 ile Ocak 1949 arasında çalıştı. 1952'de yayınlanan oyun ilk defa 1953'te sahnelendi. İngilice çevirisi ise iki yıl sonra yayınlandı. Oyun Paris'te popüler oldu, eleştirel başarı elde etti ancak yine de çok tartışıldı. 1955'te Londra'da oynanmaya başladığında kötü eleştiriler aldı, ancak The Sunday Times'tan Harold Hobson'ın ve daha sonra da Kenneth Tynan'nın olumlu eleştirileri bu olumsuz havayı dağıttı. ABD'de oyun, Miami'de başarısız oldu,New York'ta ise 59 gösterim ile başarı elde etti. Daha sonra oldukça popüler olan oyun, ABD ve Almanya'da başarıyla sahnelendi. Beckett artık çoğunlukla Fransızca yazıyordu ve çevirisini Patrick Bowles ile birlikte yaptığı Molloy dışındaki bütün çalışmalarını kendisi İngilizce'ye çevirmişti.Godot'yu Beklerken`in başarısı yazarına tiyatroda bir kariyer açtı. Beckett uzun oyunlar yazmaya devam etti. Bunlar arasında 1957'de Oyun Sonu, daha önce adı geçen Krapp'ın Son Bandı (İngilizce), 1960'da Mutlu Günler (İngilizce) ve 1963'te Oyun yer alır. 1961'de Beckett çalışmalarının tanınmasıyla, Jorge Luis Borges ile paylaşacağı Uluslararası Yayıncıların Formentor Ödülü'nü kazandı.
Sonraki yaşamı ve çalışmaları1960'lar hem yazarlığı açısından hem kişisel olarak Beckett için değişim dönemiydi. 1961'de İngiltere'de gizli bir törenle ve daha çok Fransız miras hukukuna bağlı nedenlerden, Suzanne ile evlendi. Oyunlarının başarısı üzerine dünyanın pek çok yerinde prova ve oyunlara davet ediliyordu. Bu sürecin sonunda tiyatro yönetmeni olarak yeni bir kariyer edindi. 1956'da BBC Third Programme'den ilk kez radyo oyunu Tüm Düşenler için bir ücret aldı. Düzensiz olarak radyo oyunları yazmayı sürdürdü, sonunda sinema ve televizyon için de yazmaya başladı. Ayrıca, yeniden eserlerini İngilizce yazmaya başladı. Öte yandan, yaşamının sonuna kadar kimi eserlerini Fransızca yazmaya devam etti. Aktör Cary Elwes, Prenses Gelin (The Princess Bride) filminin DVD ekindeki video-günlüğünde, Beckett'in Roussimoff ailesiyle komşu olduğunu ve ailenin çocuklarınından birini, çocuk çok iri olduğu için servise binemediğinden, her gün okula bıraktığını anlatır. André René Roussimoff adlı bu çocuk, ileride profesyonel güreşçi André the Giant (Dev André) olacaktır. Beckett 1969'da Suzanne'le Tunus'ta tatildeyken Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandığını öğrendi. Suzanne gözlerden uzak özel yaşamına aşırı derecede bağlı olan kocasının o andan itibaren şöhretin yükünü taşıyacağını görerek, ödülü "felaket" olarak nitelendirdi. Beckett ödülünü almaya gitmedi. Beckett söyleşilere çok fazla vakit ayırmamakla birlikte, zaman zaman sanatçılarla, edebiyat araştırmacılarıyla ve Montparnasse'deki evinin yakınında bulunan Paris' Hotel PLM'nin lobisinde kendisini arayan hayranlarıyla bizzat görüşüyordu. Suzanne 17 Temmuz 1989'da öldü. Anfizem ve muhtemelen Parkinsona yakalanan ve bir bakımevinde kalmakta olan Beckett da aynı yıl 22 Aralık'ta öldü. İkisi Paris'te Montparnasse Mezarlığı'nda birlikte gömülüdür ve Beckett'in "gri olmak şartıyla herhangi bir renk olur" direktifine uygun, mermerden bir mezar taşını paylaşmaktadır.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi